Her Doğan İslam Fıtratı Üzerine Doğar Ne Demek ?

Deniz

New member
Her Doğan İslam Fıtratı Üzerine Doğar Ne Demek?

İslam inancında önemli bir yere sahip olan "Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar" ifadesi, insanın yaratılış itibarıyla İslam’a yatkın bir doğa ile dünyaya geldiğini ifade eder. Bu söz, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sahih hadislerinde yer almakta ve insanın ilk haliyle iman, tevhid ve iyilik gibi değerlere meyilli olduğunu ortaya koymaktadır. Bu makalede "Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar" ifadesinin anlamı, kaynakları, fıtrat kavramı, sıkça sorulan sorular ve bu anlayışın bireysel ve toplumsal yaşama etkileri detaylı şekilde ele alınacaktır.

Fıtrat Nedir?

"Fıtrat", Arapça kökenli bir kelime olup "yaratılış, doğuştan gelen yapı, öz" anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de "Allah’ın insanı üzerine yarattığı fıtrat" (Rum Suresi, 30/30) şeklinde geçen bu kavram, insanın yaratılıştan getirdiği tevhid inancı, iyilik duygusu ve hakikati arama yetisini kapsar. İslam’a göre her birey bu doğal eğilimle doğar ve bu fıtrat, kişiyi Allah’ı tanımaya ve ona yönelmeye sevk eder.

Hadis Kaynağı ve Anlamı

Bu ifadeye dayanak olan hadis, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim gibi muteber hadis kaynaklarında şu şekilde geçer:

> "Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar." (Buhârî, Cenâiz 92; Müslim, Kader 22)

Bu hadise göre her insan doğuştan İslam’a açık bir yapıyla gelir. Ancak çevresel faktörler, özellikle anne-babanın inancı ve yönlendirmesi, bireyin inanç sistemini şekillendirir. Burada dikkat çeken husus, fıtratın evrenselliği ve doğuştan gelen bir özellik olmasıdır.

Fıtratın İslam’daki Yeri

Fıtrat kavramı, sadece doğuştan gelen inanç eğilimini değil, aynı zamanda ahlaki değerleri, merhamet, adalet, doğruluk gibi evrensel erdemleri de kapsar. Bu yönüyle fıtrat, insanın Allah ile olan ilişkisini doğal ve içsel bir bağ üzerinden kurar. İslam’da bu bağ kopmaz; ancak çevresel etkilerle zamanla bastırılabilir veya yönü değişebilir.

Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları

1. Her insan gerçekten Müslüman olarak mı doğar?

İslam inancına göre evet. Bu, insanın bilinçli olarak İslam şeriatına göre yaşadığı anlamına gelmez; fakat onun içinde Allah’a yönelmeye açık bir potansiyel, yani fıtrat vardır. Bu potansiyel çevre ve eğitimle ya gelişir ya da körelir.

2. Hristiyan, Yahudi veya ateist doğan insanlar da İslam fıtratıyla mı doğmuştur?

Evet, İslam’a göre her insan dini, kültürü veya coğrafyası ne olursa olsun İslam fıtratıyla doğar. Ancak bu fıtrat zamanla etkilenebilir. Ailesi ve toplumun inanç yapısı kişinin dini tercihini belirlemede büyük rol oynar.

3. Fıtrat değişir mi?

Fıtrat özü itibarıyla değişmez ama bastırılabilir. İnsan içindeki hakikati arama güdüsü tamamen silinmez, fakat yanlış yönlendirmelerle köreltilip görünmez hale gelebilir. Bu yüzden İslam, "tebliğ" ve "davet" kavramlarını önemser; çünkü insanın içinde bu mesajı anlayabilecek bir cevherin olduğuna inanılır.

4. İslam fıtratına dönüş mümkün mü?

Evet. İslam’da "tevbe" ve "hidayet" kavramları bu dönüşün mümkün olduğunu gösterir. Fıtrata dönüş, insanın hakikati yeniden fark edip Allah’a yönelmesiyle gerçekleşir. Bu, sadece dini inanç açısından değil, aynı zamanda ahlaki bir arınmayı da içerir.

5. Çocuk eğitimi ve fıtrat ilişkisi nedir?

İslam’a göre çocuk eğitimi, fıtratı korumak ve geliştirmek üzerine kuruludur. Aile, çocuğun doğuştan sahip olduğu bu saf ve doğal yönü destekleyerek İslam’la uyumlu bir kişilik oluşmasına yardımcı olmalıdır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) çocuklara olan yaklaşımı, sevgi ve merhamet temelli bir eğitim modelini ortaya koyar.

Fıtrat Kavramının Toplumsal Yönü

Toplumda bireylerin fıtratına uygun şekilde yaşaması, sosyal düzenin de sağlıklı olmasını sağlar. Adalet, dürüstlük, empati gibi değerler, bireysel fıtratın yansımalarıdır ve bu değerler üzerine kurulu toplumlar daha barışçıl ve ahlaklı yapılar geliştirir. Fıtratı bastıran sistemler ise bireyin ruhsal dengesini ve toplumsal huzuru bozar.

Modern Dönemde Fıtratın Önemi

Günümüz dünyasında bireylerin kimlik arayışı, yabancılaşma ve manevi boşluk gibi sorunları göz önünde bulundurulduğunda, fıtrat kavramı yeniden keşfedilmesi gereken bir değerdir. İnsanlar doğal eğilimlerinden uzaklaştıkça stres, yalnızlık, anlam arayışı gibi problemler artmaktadır. İslam’ın önerdiği fıtrata dönüş, hem bireysel anlamda huzur hem de toplumsal barış açısından büyük bir öneme sahiptir.

Fıtratı Korumanın Yolları

1. Doğru dini eğitim: Çocuk yaşta verilen ahlaki ve dini eğitim, fıtratın korunmasına yardımcı olur.

2. Ahlaki değerlerin geliştirilmesi: Empati, dürüstlük ve sorumluluk gibi evrensel değerlerle bireyin doğal eğilimleri desteklenir.

3. Doğayla ve kendisiyle barışık yaşamak: İnsan, doğayla uyumlu yaşadığında kendi içsel doğasını da keşfeder.

4. Dua ve ibadet: Allah ile olan bağın canlı tutulması, fıtratın hatırlanmasını sağlar.

Faydalı Kaynaklar

- Elmalılı Hamdi Yazır, "Hak Dini Kur’an Dili"

- İmam Gazali, "İhya-u Ulumiddin"

- Yusuf el-Karadavi, "İslam’da Helal ve Haram"

- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

- Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim Hadis Külliyatı

Sonuç

"Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar" hadisi, insanın doğasında iman, iyilik ve hakikate meyil olduğunu ortaya koyan temel bir ilkedir. Bu anlayış, İslam’ın insana verdiği değeri ve bireyin Allah ile olan bağının doğuştan geldiğini gösterir. Bu fıtratı tanımak ve korumak, sadece dini bir görev değil; aynı zamanda bireysel huzur ve toplumsal barış için de vazgeçilmezdir. Bu nedenle İslam fıtratına uygun yaşamak, insanın özüne dönüşüdür.