Evde mermi bulundurmak yasak mı ?

Berhan

Global Mod
Global Mod
Evde Mermi Bulundurmak Yasak mı? – Yasaktan Fazlasını Konuşalım

Arkadaşlar, uzun zamandır aklımı kurcalayan bir meseleyi masaya yatırmak istiyorum. Evet, evde mermi bulundurmak konusu! Şu an hepimizin içinde bir ses “yasak kardeşim, niye bulundurasın ki” derken, bir başka ses “ama kendi malım, kendi güvenliğim” diye homurdanıyor. Gelin bu çatışmayı biraz kazıyalım. Benim niyetim kuru bir “yasal mı, değil mi” tartışması yapmak değil; bu yasakların ardındaki mantığı, çelişkileri ve bireysel özgürlükle devlet denetimi arasındaki o ince çizgiyi irdelemek.

---

Yasa Ne Diyor, Mantık Ne Söylüyor?

Mevzuat açık: Ruhsatsız silah da, mermi de bulundurmak suç. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey şu: “mermi” başlı başına bir silah değil, ama silahın potansiyelini temsil eden bir unsur. Devlet bu yüzden “mermiyi de kontrol etmeliyim” diyor. Peki, gerçekten etmeli mi?

Bu soruya net bir yanıt yok, çünkü mesele güvenlik kadar özgürlükle de alakalı. Kimi diyor ki, “bir ülke kendi vatandaşına güvenmiyorsa zaten o toplumda güvenlik kalmamıştır.” Kimi de diyor ki, “herkesin evinde mermi olsa, ilk öfke anında ortalık kan gölüne döner.” Her iki tarafın da haklı olduğu yerler var ama kimse orta noktayı bulmaya çalışmıyor.

---

Erkeklerin Mantığı: Kontrol, Strateji, Güvenlik

Forumlarda dikkat ettiniz mi, bu tür konularda erkekler genelde “stratejik” yaklaşıyor. “Evde mermi bulundurmak, tehdit anında avantaj sağlar”, “her şey devletin eline bakmamalı”, “ailemizi korumak bizim görevimiz” gibi cümleler duyuyoruz. Mantık şöyle: Silah varsa mermi de olmalı, aksi hâlde silahın varlığı anlamsız.

Bu bakış açısı, güvenliği kişisel bir sorumluluk olarak görüyor. Erkeklerin büyük kısmı, “devlet beni korumaz, ben kendimi korurum” refleksiyle düşünüyor. Bu aslında modern devlet anlayışının tam tersi; çünkü devlet “güvenliği ben sağlarım” derken, erkek zihni “benim alanıma karışma” diyor. Burada kimin haklı olduğu tartışmalı. Ama şu net: Yasa erkeklerin bu içgüdüsel savunma dürtüsünü görmezden geliyor. Bu da yasaya karşı pasif bir öfke yaratıyor.

---

Kadınların Yaklaşımı: Empati, Sorumluluk, Barış

Kadınlar ise olaya daha “insan merkezli” bakıyor. “Ya o mermiyi çocuk bulursa?”, “bir tartışma sırasında biri sinirle kullanırsa?” gibi sorularla meseleye duygusal bir derinlik kazandırıyorlar. Çünkü onlar genelde güvenliği, silahla değil, iletişimle sağlama eğiliminde.

Ama şunu da unutmamak lazım: Kadınların bu yaklaşımı, bazen fazla idealist kalabiliyor. Dünya mükemmel değil. İnsan öfkelenir, toplum adaletsizdir, sistem yavaş işler. O zaman bireyin kendi güvenliğini sağlaması, bazı durumlarda kaçınılmaz hale gelir. İşte tam bu noktada, kadınların “mermiyi yasaklayalım” refleksiyle erkeklerin “kendimi koruyacağım” refleksi çatışıyor.

Peki bu çatışmadan doğan sonuç ne? Ne yazık ki yasa, kadının korkusunu da, erkeğin sorumluluk duygusunu da aynı kefeye koyuyor. “Bulundurma, bitti.” Ama hiçbir yasa, duyguları düzenleyemez.

---

Yasak Gerçekten Güvenlik mi Sağlıyor?

Hadi dürüst olalım: Mermi yasağı kağıt üzerinde caydırıcı olabilir, ama pratikte etkisiz. Çünkü yasa dışı yollarla silah ve mermi bulundurmak zaten isteyenin yaptığı bir şey. Yani yasak, suç işleme niyeti olmayan insanı engelliyor; niyetli olana ise dokunmuyor. Bu bir paradoks değil mi?

Bir düşünün: Evinde ruhsatlı silahı olan biri, kendini korumak için mermi bulunduramıyor. Ama yasa dışı silah taşıyan biri zaten umursamıyor. Bu durumda “yasak” kime işliyor? Sadece kurallara uyan vatandaşa. Bu da hukukta “adil olmayan caydırıcılık” dediğimiz bir kavramı doğuruyor.

---

Devletin Denetim Takıntısı ve Bireysel Alan

Devlet, kontrol etmediği her şeye “tehdit” gözüyle bakıyor. Ama bireyin evi, onun en mahrem alanı. Evinde mermi bulundurmak, bir isyan değil; bazen sadece “güvende hissetme” arayışı.

Bu noktada sormak gerekmez mi: “Devlet bana güvenmiyorsa, ben niye devlete güveneyim?”

Bu soru, sadece silah ya da mermi meselesi değil, özgürlük felsefesinin kalbinde duran bir sorudur.

---

Tartışmanın Zayıf Noktaları

Konu o kadar siyah-beyaz ele alınıyor ki, gri alanlar hep göz ardı ediliyor.

- Mermi bulundurmanın yasak olmasıyla suç oranı azalmıyor.

- Mermi yasak ama öfke, şiddet, adaletsizlik serbest.

- Devlet “mermiye karşı sıfır tolerans” diyor ama toplumsal öfkeye karşı sıfır önlem almıyor.

Asıl sorun burada: Yasalar, objeyi (mermiyi) suçluyor; insan davranışını değil. Oysa bir mermi, ancak bir insanın parmağıyla anlam kazanır. Yani yasak, semptomu hedef alıyor, nedeni değil.

---

Forumdaşlara Soruyorum: Sizce Bu Yasak Gerçekten Adil mi?

Düşünün; bir gece hırsız evinize girdi. Silahınız var ama mermin yok. O an yasa size ne kadar güven veriyor?

Ya da tersinden bakalım: Herkesin evinde mermi olsa, toplum daha mı güvenli olur yoksa daha mı tehlikeli?

Bu iki soruya da dürüstçe cevap verelim. Çünkü gerçek çözüm, sadece yasak koymakta değil; insanı anlamakta, güvenlik ve özgürlük dengesini kurmakta yatıyor.

---

Son Söz: Yasaklarla Değil, Bilinçle Güvenlik Sağlanır

Evde mermi bulundurmak meselesi, aslında toplumun kendi kendine ne kadar güvendiğinin bir göstergesi. Devlet vatandaşına, vatandaş devlete, birey de komşusuna güvenmediği sürece; mermiyi de yasaklasak, silahı da toplasak, şiddeti yok edemeyiz.

Asıl mesele, insanın içindeki şiddeti, korkuyu ve güvensizliği denetim altına alabilmekte.

Ve belki de en provokatif soru şu olmalı:

“Biz gerçekten güvende miyiz, yoksa sadece yasaklarla kendimizi mi kandırıyoruz?”